27 Şubat 2015 Cuma

BIRDMAN



Açıkçası Oscar törenini izledikten sonra kendime yaptığım izlenecekler listesi içinde yer aldığı için Birdman'i izlemek istemiştim. Bugün ayarlayabildim. Geçen haftaki o acaip telaştan sonra baktım yavaş yavaş da evden çıkabiliyorum yürümek , hava almak istedim. 

Filmde dikkatimi çeken ilk nokta değişen zaman, yaşamı tüketmekti. Ve bunlar olurken kişiler neresinde oluyorlar kendilerinin ve gerçekliklerinin...ayak uydurabiliyorlar mı  zamanın şartlarına ya da egoları  onları  yiyip bitiriyor mu?

Bu akşama dek egom bana fiziksel olarak gözükseydi nasıl birşeye benzerdi diye hiç düşünmemiştim. Kadın mı olurdu erkek mi, genç mi yaşlı mı? Yoksa mitolojik bir canlıya mı benzerdi bilemiyorum. Aslında hala daha nasıl olurdu gözümün önüne gelmedi desem yalan olmaz. Sanırım onu hiç ete kemiğe bürünmüş düşünmediğim için zihnim yerleştiremedi bir türlü. Zaten aktör de filmin sonuna doğru yürü git! diyebildi korkularına ve egosuna. Halbuki başlarda o kadar hayatının içinde , merkezde ve ayrılmaz bir parçadaydı ki. Sanırım onu yiyip bitiren olgunun o olduğunun da farkında değildi. Hangimiz farkındayız ki ayrıca?

Bir de dikkatimi çeken  özellikle büyük şehirlerde, metropollerde yaşam savaşı veren , ayakta kalmaya çalışan insanlar olduğu kadar , sadece kalemlerinin ya da tuşlarının gücüyle bazen bir cümle bazen bir haber ya da makale ile nice yaşamları alt üst edecek derecede güçlü olanların da var olduğu gerçeğiydi. Burada bunu kasıtlı yapanı da var sistemin gereklerini yerine getirmek için yapan da, ama sanırım tek noktada birleşiyorlar.Kendilerinin de karşılarındakilerin de İNSAN olduğu gerçeğini...Aslında dokunulanların her biri bir yaşam ve bir gerçeklik...

Aşklar, sevgiler, nefretler, öpücükler, sevişmeler,kavgalar neler geçiyor ömrümüzden ve bizler hep belli bir noktaya takılıp kalıyoruz : Kendimizi olduğumuz gibi sevmek, sarıp sarmalamak gerçekliğinden kaçmak onu yok saymak.sanki hiç var olmamış gibi davranmak. Mış gibi bir hayatı kurgulamaya devam etmek. Bence üzerine basa basa verilmek istenen mesaj buydu. Orada sahnedeyken yalnız kendileri olabiliyorlarken acaba biz NEREDE sadece kendimiziz düşünmek için yeterli bir mesaj barındırıyor.

İyi geceler...