25 Ağustos 2014 Pazartesi

ŞİKAYETLER...

Normalde şikayet etmeyi sevmeyen biriyim. Şikayet edeni dinlememeyi tercih ederim ya da konuşturmama eğilimindeyim. Ama benim de canıma tak edenler oldu dolayısıyla toplu bir seans yapacağım...

Öncelikle 1998 yılından beri şöförlüğüm var. Yıllarca satış organizasyonları içinde çalıştım. Çeşit çeşit araç kullandım şehir içi ve dışı uzun kmler yaptım. Olmadık yerlerde sıkışık alanlarda çok rahat park ederim. Aslında normal araç süren bir erkekten daha iyiyimdir, çok iyi ise de  kıyaslayabilirim kendimi...Ama hala anlayamadığım, camları film kaplı olmayan bir araç şöförü bayansa  neden bilerek taciz edilir sıkıştırılır trafikte? Sinyal vermeden şeridime atlayanlar,önüme kıranlar, köprüden geçerken ısrarla aracın içini gözetleyenler, hatta aynı hizada kalmak için şeridi yavaşlatanlar...Ne oluyor bu insanlara? Onların eşi,kardeşi,anneleri araç kullanmıyorlar mı? Onlara yapılsa ne hissederler hoşlarına gider mi merak ediyorum. Hepimiz insanız kadın erkek olmadan önce. Lütfen sadece saygı....

Sonra tatil beldelerindeki o sahillerin pisliği,denize atılan çöpler naylon torbalar,izmaritler,cam kırıkları...Topla topla bitiremedim. Halbuki bu denizleri çocuklarımıza bırakacağız ne zaman anlayacağız? O torbalar kaç martının, kuşun hayatına, nefes alamamasına engel oluyor düşünüyor mu atanlar? Ortalık hiç bu yılki kadar pis ve kötü olmamıştı....

Sonra yol üzeri benzin istasyonları...Kazara çok ihtiyacınız olsa çocuğunuzla kullanmak zorunda olsanız o tuvaletlerin hali anlatılır gibi değil, koku kısmını hiç hatırlamak istemiyorum.  Üstelik  burası batı şeridi yani en çok turistin geçtiği alanlar...Ne tuvalet kağıdı ne kurulama kağıdı, yer tuvaletleri hatta o pislikte abdest alanı bile gördüm. Havalaanı tuvaletleri daha vahim. Koskoca Dalaman Havalaanı'nında 3 kabin var 2'si yer tuvaleti. Hiç bir ekipman yok sadece su akıyor. İnanılır gibi değil. Bunlara bir istisna örnek vereyim. Milas çıkışında ana yola dönmeden  önce bir petrol ofisi istasonunda durduk. İstasyonda bir müzik çalıyordu ama gürültü de var tam anlayamamışım. Bizimkler erkekler tuvaletine ben bayanlara yöneldik. İçeri girdim. Tek kabin. Özürlü aparatları da var ayrıca bebek alt açma kapağı mevcut. İçeride hoş bir koku.Her yer beyaz. Tüm kağıtlar tamam, sabunlar mis ve en önemlisi müzik yayını vardı hem de cazzzz!!!! Kulaklarıma inanamadım dans ederek çıktım içerden. Markette sahiplerini tebrik ettim gerçekten bravo. Örnek alınmalılar...

Şikayetsiz, sakin, huzurlu günlere...






AĞUSTOS BİTERKEN

Günler nasıl hızlı gidiyor ne zaman sabah oluyor ne zaman akşam şaşırmış durumdayım. Bir yandan evimizin bir odasının dekorasyon ve boya işi var. Öte yandan okul hazırlıkları başladı ve bu yıl ilk kez çalışmayan anne olarak keyifle huzurla hazırlıklara başlıyoruz. Önümüzdeki hafta paso defter kitap kaplama...Ve bunlar olurken 3 yıllık yardımcımız işten ayrıldı tabii ki evin idaresi en ağır kısım bu. Hiç çalışmayıp boy boy evlatlar yetiştiren ve hayatları mutfakta, evde geçen büyük annanem,annanem,annem kulaklarınızı nasıl çınlatıyorum. Hayat böyle nasıl geçermiş hiç bitmeyen işler silsilesi...Tabii ki bunları şikayet için yazmıyorum. Sonuçta bir yaşamı bir haneyi paylaşıyoruz tabii ki işlerimiz olacak sorumluluklar olacak. Ama ben de zaman zaman yalnızlığımla, kendimle ,müziğimle başbaşa olmayı özlüyorum. Beni büyüten ve düşündüren alanlar bunlar.Yokluklarında bir yanım eksik kalıyor. Yoksa ne mutfaktan ne işten çekinmiyorum. Yııllarca çalıştığım halde herşeyi kendim kontrol ve idare ettim bundan gururluyum. Her zaman çok yönlü ve bana değer katan alanlarla yaşamayı seçtim. Dolayısıyla zaten yapamayacak olsaydım bu koşullar önüme gelmezdi...
Bir de bu işin en önemli artısı tüm ev halkı 10 yaşındaki oğlum bile iş bölümünden payını aldı ve gerçekten gayret etmesi takdire değer. Çocuklar sadece TV ve bilgisayar ile, araba ile gidilen avmler içinde büyümemeliler. Ben 10 yaşındayken neler yaptığımı neler öğrendiğimi hatırlıyorum hayat ne kadar dolu dolu ve eğlenceliydi.Gerçi hala öyle benim için:)))))

Şimdi günlük alışveriş bitti, buzluk dolduruldu,zeytinyağlılar pişirildi,

yemek telaşı bitti,nevresimler yıkandı,yenileri serildi.Ev halkı maç seyrediyor. Ben de Andera Bocelli dinleyerek yazıyorum. Seviyorum hayatımı ve kendimi...


Bu ne çiçeği bilen var mıdır???  Sevgiler....



14 Ağustos 2014 Perşembe

14 AĞUSTOS...

Bugün günlerden BEN...

Bugün itibariyle 30lu yaşlarımı sonlandırmaya başlayıp 40 yaşımdan gün almaya başlıyorum. Neler mi oluyor bugün...Oooooo neler neler...Sabahtan bu yana telefonlar, mesajlar , birbirinden güzel ve anlamlı ifadeler. Şımarık bir gün yani benim için. Gece 12'ye dek devam edebilir şımarıklığım. Her telefonda kahkaha atar mı insan işte bugün öyle birgün. Yılların dostlukları yaşanmışlıkları sevgi sözcükleri her yanımı sardı. Bugün yaşamım bitse şahane bir hayat yaşadım derim kesin. Sabah oğlumun öpücüğüyle güne başlamak bunlardan en özeliydi, sonra kapımda kırmızı güller kalp bir kasede sunuldu önüme. İlk pastam kuaförümdeki arkadaşlarımdan geldi hemen üfledim mumları gözlerim dolarak. Bu haftam da bu yüzden şımararak ve gülerek geçecek eminim.
Neler mi hissediyorum? Aslında esas konu bu. İçimde yaşadıklarım sadece benim bildiklerim...Nelerden vazgeçiyorum ve ne oluyorum yarından sonra? Ya da neleri bırakıyorum hayatımdan ki neleri almak adına? Nelere yer açıyorum ve neleri ARTIK istemiyorum diye kestirip atıyorum?
Bir kere sadeliği alıyorum önce, detayları ve OLMALI'ları çıkarıyorum onun yerine. Sonra telaş ve paniği de vermek istiyorum. Oraya da sakinlik ve rahatlık koyuyorum pembe yastıklar üzerinde. Abuk sabuk yiyecek ve içecekler de uzak dursunlar. Yerlerinde olabildiğince sağlıkla beslendiğim, bedenimi koruyan ışıldatan besinler koyurum yeşil,turuncu,sarı...Sonra araba ile her yere gitmek yerine yürümeyi, metroyu,spor salonunun huzur veren rahatlığını koyuyorum hemen.Hastalıkları da bırakıyorum akabinde. Yeter yıllarca beraber yaşadık süremiz doldu diyorum. Hooopp yerlerine pırıl pırıl sağlıklı bir beden olumluyorum gurur duyarak taşıyorum. Mutluluk ve şefkatle. Üzerine de endişelerimi,kaygılarımı ve en çok gelecek korkumu koyuyorum bu yıl. Bu sene bundan vazgeçmekte kararlıyım. Artık ona yerim yok, onu besleyecek büyütecek bir alanım olmadığını anladım . Veeee yerine ne koyacağım diye uzun uzun düşünmedim bile. Hazırdı zaten...YARATIM,BOLLUK,BEREKET,SEVGİ ve YENİ OLAN HERŞEY...

Bu yılın sloganı bu ben benim ve Belkıs'ım. Şu anda ve şimdide yeni,güzel,iyiliğe açılan ne varsa sabırla ona sahip olmaya niyet ediyorum. Yeniliklerle kendimi yeniden yaratıyorum ve paylaşıyorum, büyüyorum,büyüyoruz hepimiz...Yepyeni farkındalıklara yelken açıyorum...