30 Kasım 2014 Pazar

PANETTONE VE PAZAR KAHVALTISI...


Geçen hafta eşim bir seyahat için İtalya Milano'da idi. Dönüşünde gece geç vakit olmasına rağmen paketleri açmasına yardım diyordum ama gözümden uyku akıyor hoşgeldin deyip kaçmayı düşünüyorum içimden:))) Neyse yuvarlak bir paket çıktı. Orada iş yaptığı müşterisinin hediyesi olduğunu söyledi. Paketi açmamla çığlık attım. Kocaman yüksek mis gibi kokan bir Panottene bana bakıyordu. Çok beğenirim severim, heryerde bulamam her yıl özlerim vs. Beyaz Fırın gayet güzel yapardı bir de karton kutularda Makro Marketlerde satılıyordu. Bazen de minilerini coffee shoplarda görürdüm. Yapı olarak hazır ambalajlı , uzun süre raf ömrü olan ürünleri sevmiyorum dolayısıyla Beyaz Fırın'ı tercih ederdim. Bu yıl memleketinden geldi...

Her yıl Noel'e özel hazırlanan bir tatlı bu, menşei  Milan. İçinde kuru meyveler çeşitli yağlı tohumlar mevcut. Muhteşem bir kokusu var. Sanırım içinde likör de var ve kuru meyvelerin aroması ağzınızda çok hoş bir aroma bırakıyor. 



Bu pazar kahvaltıda dostlarımız vardı. Tatlı olarak panotteniyi yaptım. Kahvaltı servisi yoğun olduğu için sadece kahve ile sundum. İsteyenler çırpılmış krema ile deneyebilirler...






Ve işte kahvaltı masamız...



Benim cevizli ekmek baş konuktu. Ayrıca köy ekmeğini fırınladım acı yağ dökerek servis yaptım. Sahanda yumurta da sarımsaklı otlu tereyağı ve süt ile pişirildi alt üst yapıldığı için iyi pişen bir form. İsterseniz daha az da pişirebilirsiniz o zaman yerken içinden sarısı akışkan çıkar çok da keyifli olur. 
Domates salatasını reyhan ile denedim biraz elma sirkesi ile çok yakıştı.Reçellerin biri annemden vişne reçeli. Portakal kabuğu Kıbrıs'tan bir dostumuzun hediyesi...Tekrar teşekkürler...Suyumuz limonla alkali hale getirildi ve portakal suyumuz minik şef Ege'nin elinden çıktı...

Keyifli mutlu pazarlar....

12 Kasım 2014 Çarşamba

ANTONIO CARLUCCIO

Evet bu ismi yılardır takip ederdim. gerek İtalyan olması gerek Türkiye'de yayınlanan programları olsun bana  son derece sempatik gelen , egolarından arınmış ve sadece olduğu gibi duran yılların şefi...Anavatanından uzakta ünlü olduğu için herkes onu İngiltere'deki başarılarından dolayı tanıyor. Bir çok şef yetiştirmiş. Jamie Oliver bunlardan biri. O Genaro'yu yetiştirmiş, Genaro da Jamie'yi.

İlk açıldığında Kanyon'daki restoranı ziyaret etmiştik. O gün menüdeki herşey çok lezzetliydi.

Küçük kasede Foccacio ekmeği geldi yanında zeytin ve zeytinyağı ile;




Bu arada ben girişteki şarküteri bölümüne daldım . Muazzam çeşitte peynirler ve soğuk etler vardı. Birçok tadım yaptım. Zaten hemen ikram ediyorlar.




Hazırlama bankosu açıkta dolayısıyla birçok şeyi rahatça görüp soru sorabiliyorsunuz. Benim gibi biri için bulunmaz fırsat...


Hele o tatlı masası ve o muazzam beze ve cookie'ler hepsi şahane bir uyumla dalgalanıyorlardı...



Ana yemekler ise köfte toplarıyla servis edilen fettucini,



Dört peynirli pizza, (Bizim ailenin favorisidir.)





Ve tekrar giriş alanında kısa bir tur...




Üzerine de kabaklı risotta...



Bu da nohut ve roka ile hazırlanan son derece doyurucu bir salata... 







Velhasıl tüm bu menü, servis çalışanlarının alakası,ilgisi,herşey güzeldi ve mutlu ayrılmıştık.

Dün akşam ise usta ile tanışma imkanı vardı ve ben imza günündeydim...Oğlum sürekli bana ''Anne pesto sosu sorar mısın?'' diye ısrar etti ama ben her seferinde ''Hayatım onu biliyorum zaten sormama gerek yok'' şeklinde yanıtladım bunun dışında olaysızdı...
Çok tatlı biri ve tabii ki yaşlanmış. 77 yaşında ama hala güleryüzlü ve sempatik. Herkes ona Genaro'yu sordu sanırım bir kez de onunla gelecek imzaya...


Akasya çok hoş bir şube olmuş sakin ve mutlu bir alan. Girişteki tatlı bölümü insanı gülümsetecek cinsten...


Yemeklerimizi hızlıca yedik ama çok lezizdiler...



Sonra kitabımızı seçtik...



Ve tanıştık...İyi ki de gitmişiz...Güzel bir anı oldu...




Sevgilerimle...




9 Kasım 2014 Pazar

VEEEE İŞTE MUZLU MAGNOLİA

Geçtiğimiz cuma sevdiğim bir arkadaşım evinde tüm grup arkadaşlara bir davet vereceğini duyurdu. Yurtdışında birçok şarküteri getirmişler konsepte uyan bir menü düşünmüşler. Ben de gelirken ne getireyim diye konuşmuştum. (Genelde yemeğe giderken eğer nazımın geçtiği bir evdeysem birşeyler yapıp  götürmeyi seviyorum.) O halde tatlıyı sen yap dedi bana. Ben de açıkçası ilk etapta cupta tiramisu düşünmüştüm. Çünkü bu tür davetlerde karışık ve çok yemek yendiği için tatlı her zaman minik porsiyonlarda ve hafif olmalı diye düşünüyorum. Sağlığına yediklerine dikkat edenler de var. Şimdi durup dururken onları da yoldan çıkarmamak lazım:)))  Neyse tatlıyı kaptım ama baktım 18 kişi bekleniyor ne yapsam ne yapsam oyu magnolia kazandı...

Geçen gün pişen kavanozdaki kurabiye bunun üst kıtır katmanı içindi. İçinin  hazırlığı da gayet basit ve hazırlaması kolaydı. Tarif gene Şef Özge Köse'ye ait. Buradan teşekkürker.

Ben 3 ölçü pişirdim. 3 adet krem ole 3 bardak süt ile çırpıp dolaba attım. Katı bir formda oldu.



                                     Ayrıca 3 paket kremayı 5-6 kaşık şekerle kabarttım.


Sonrasında iki karışımı nazikçe ve kenarlardan alarak birleştirdim. Dikkat krema sönmeyecek.


Ara katmana muz dilimleri ve az kıtır üzerine de daha fazla kıtır ekledim. Servise kadar beklediler dolapta...






İlk başta alkışlarla masaya gelen magnolianın 15 dakika sonraki hali görülesiydi...


Bence bu işin en keyifli kısmı dostlarla bir arada bu keyfi yaşamak ve onların sevgi dolu gözleriyle övgüleri anlatmalarını dinlemek ...Ben bu işi seviyorummmm.....


Sevgiler:)))))

5 Kasım 2014 Çarşamba

KURABİYE KAVANOZU

Selam ve sevgiler tüm okurlara,

Bugün o kadar trafiği yoğun bir gündü ki anlatamam. Bir günde 6-7 birikmiş iş hallettim , yoruldum ama değdi. Tercih ettiğim bir yöntem oluyor açıkçası, to do list'imde yazılı işleri lokasyonlarına göre grupluyorum ve haftada 1 günü rahat kıyafetlerle ona ayırıyorum. Bugün durum biraz karışıktı. Saat 15:00'te bir görüşmem çıktı. Rahat kıyafet yapamadım ama koşturmalık ayakkabı yapıp , görüşme öncesi bagajdan topuklu ayakkabıları çıkarıp değiştirdim. Her zaman yaptığım şeydir son derece yararlı:))) Hatta geçmişte profesyonel çalışırken yazları bir adet krem renkli ceket tercihen kısa kollu takım elbise ceketi, 1 adet de krem tonlarda topuklu ayakkabıyı hep araçta tutardım. Pat diye bir telefon geldi toplantı çıktı vs hemen değişir giderdim. Şimdilik öyle bir tempom yok sadece bugün:)))

Saat 15'e dek hiçbirşey yiyemeden koşunca acele olarak Çekmeköy Görgülü'de birşeyler atıştırdım.Yediğim börekle ilgili olarak görevlilere bir memnuniyetsizliğim olduğundan söz ettim gerçekten çok ilgilendiler ve benden ödemesini almadılar. Kendilerine bir kez daha duyarlılıkları için teşekkür ederim. Yıllardır takip ettiğim sevdiğim bir markadır ve öyle kalması beni mutlu etti açıkçası.

Ayrıca anlık yemek paylaşımları için Instagram'ı çok kullanır oldum. Orada sunumlara daha çok yer verebiliyorum ve gittiğim mekanlarda tadım yaptığım servislerine yer veriyorum. Takip için bana istek yollamanız yeterli...
http://instagram.com/betuncay

Son olarak English Home 'da ne zamandır aradığım büyük kurabiye kavanozumu buldum...Nasıl üstüne atladım. Dün Tahtakale'de de görmüştüm de taşıyamam diye almamıştım.


Tabii kurabiye kavanozu boş olur mu? Ege'nin antreman günü ve geç gelmesini bahane edip yaklaşık 12 dakikada fırına giren bir kurabiye pişirdim. Şef Özge Köse'nin tarifi...
Ölçüler için her zaman gram kullanıyorum son derece isabetli oluyor tavsiye ederim. Benim tartım İkea'dan. Basit ve işlevsel...


Tarif yazacağım bu kez ablam bulamıyoruz nerede bunlar diye sitem etti geçen gün. Canı çekiyormuş yapamıyormuş:))) Keşke yanımda olsa her istediğinde yaparım ona...

300gr un,200gr.tereyağ,100 gr.şeker rondoda çektim.


Sonra minik yuvarlaklar...


175-180 derecede piştiler...

Veeeee kavanoz dolarrrrr.... Herkesin bir çocukluk tadı ve anıları vardır. Benimkisi her zaman kavanozda kurabiye ve mutfak penceresinin önünde dizi dizi reçel kavanozları idi. İlkini yapabiliyorum, diğeri de hayalimizdeki müstakil evde olacak biliyorum...

İçimizdeki çocuğumuz hayal kurmayı  hiç bırakmasın nolur:))))


Sevgilerimle....